Nigiz Psikolojik Danışmanlık & Rehabilitasyon Merkezi

SÖĞÜTÖZÜ ANKARA PSİKOLOG, PSİKOLOJİK PEDAGOG DANIŞMANLIK MERKEZİ OLARAK ERKEKLERİN ÖFKE KONTROLÜNÜ SAĞLAYARAK DİĞER DUYGULARINI NASIL DIŞARI ÇIKARACAKLARI KONUSU HAKKINDA HARİKA BİLGİLER SUNUYORUZ

Merhaba değerli okuyucularımız, erkeklerin öfke kontrolü sağlayarak diğer bastırmış olduğu duygularını karşı tarafa ve sevdiklerine net bir biçimde ve doğru şekilde nasıl yansıtacağı konusunda faydalı olduğunu düşündüğümüz bilgiler içeren bu makaleyi kaleme almaya karar verdik.

Biz Söğütözü Ankara psikolog, psikolojik pedagog danışmanlık merkezi olarak erkeklerin öfke kontrolü sağlayarak diğer duygularını nasıl dışarı vurup yansıtabilecekleri konusunda terapilerle yardımcı oluyoruz.

Erkeklerin öfke kontrolü ve duygularını doğru bir biçimde yansıtmaları konusunda terapi hizmetlerimiz oldukça etkili olmaktadır.

Öfke kontrolü ve duygu yansıtılması konularında yardım almak için ve daha fazla bilgi edinmek için bizleri web sitemizde bulunan iletişim sayfasındaki iletişim numaraları üzerinden hiç çekinmeden arayabilirsiniz.

Veya bizlere web sitemizin sağ alt köşesinde bulunan WhatsApp canlı destek üzerinden de ulaşabilir ve bizden yardım alabilirsiniz.

Gelin şimdi hep birlikte erkeklerin öfke kontrolünü sağlayarak diğer duygularını nasıl dışarı çıkarabilecekleri konusunda bilgiler vermeye ve sizi bu konuda aydınlatmaya başlayalım.

HİSSETTİĞİNİZ TEK DUYGU “ÖFKE” olması imkansız; DİĞER DUYGULARINIZLA DA TANIŞMA VE ONLARI İFADE ETME VAKTİ GELDİ. KADINLAR BU YENİ HALİNİZE BAYILACAK

Erkekler Ve Duygular

Duygularını Tanı, İfade Et, Kazan

Bugün artık çok önemli yada kronik rahatsızlıkların yaşanmış olan zorlu yaşam vakaları ile ilişkili olduğunu çok iyi biliyoruz.

Çoğu zaman bakıldığında bu hayatın zorluğunu paylaşacak kimseleri olmayanlar, toplumdan herhangi bir destek alamadıklarında, maalesef daha çok hastalanabiliyorlar.

Özellikle mutlu bir evliliğin, erkeklerde yaşam ömrünü uzattığı artık bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Sorun sağlıklı ilişki ve doğru iletişim kurabilmekte… şu demek oluyor ki bir ilişkiniz olması yeterli değil; o ilişkide kendinizi “ifade etmeye” devam ediyorsanız hala almanız gereken daha pek çok ihtiyaç duyulan yol var demektir.

Duyguları ifade etmek ne demek?

İçinizde tuttuğunuz duyguları ve hisleri ifade etmek, ne hissettiğini tanımlayarak bunu dışa vurmak yoluyla açığa çıkarmak anlamına geliyor.

Hissettiğiniz içinizde yaşadığınız duygu ne şekilde olursa olsun hem konuşma yoluyla hem de söz söylemeden anlatabilme becerisi dersek yanlış demiş olmayız kanaatindeyiz.

Üzüntü, şaşkınlık, mutluluk, öfke, tehlike veya iğrenme gibi temel duyguların fizyolojik emareleri ve yüz ifadeleri evrensel iken; bu duyguların ifade edilme şekilleri yaşadığımız topluluğun sosyal ve kültürel beklentilerine nazaran değişiyor.

Örneğin aynı vaka karşısında Türkler ve Japonlar aynı ifadeyi vermeyebilirler. Aynı şekilde toplumda kadın ve adam rollerine nazaran onların aynı vaziyet karşısındaki duygu ifadeleri de farklılık gösteriyor.

Adamların duygularını daha azca ifade ettikleri doğru mu? Neden?

Evet, erkeklerin çoğu duygularını olduğu gibi aktarmakta ve ifade etmek konusunda zorlanıyor.

Bu konu aslında bakılacak olursa bir durumun sonucudur diyebiliriz çünkü araştırmalarla ortaya çıkan sonuçlara baktığımızda kadınlarla erkekler arasında doğuştan meydana gelen önemli ayırt edici bir fark yok.

Sadece daha sonra içinde yaşanılan topluma göre kültürel etkenlerle kadın ve erkek kimliği oluşuyor.

Topluluğun geneline bakmış olduğumuzda hanımlar daha çok duygularını ifade etmeye ve empati kurmaya yönlendirilirken adamların duygulardan uzak tutulduğunu görüyoruz.

Bu konuda örnek verecek olursak, iki yaş dönemi kadar minik bir yaşta olan kız çocuğuna bebek alıyoruz, bu konuşmayan ve hareket etmeyen bebeğin acıkmış olduğunu, altını kirlettiğini, ağlamış olduğunu ve ilgi görmesi gerektiğini söylüyoruz.

Yani kız çocuklarına empati kurmayı daha iki yaşlarında öğretmeye başlıyoruz.

Erkek çocuğa ise aldığımız oyuncaklar mekanik aletler, kamyonlar otomobiller; duyguya fazla yer bırakmayan şeyler.

Üzüntü duygusunu kız çocukta gördüğümüzde bunu doğal karşılarken erkek çocukta buna yer olmadığını söyleyebiliyoruz.

Örnek olarak, ağlama davranışının erkeklere uygun bir davranış olmadığını söylüyoruz.

Üzüntü şeklinde bir duygunun ifadesini çocuk rol model olan babasında da hiç göremiyor.

Onun duygu ifade şeklini öğrenmeye çalışıyor.

Kısaca bu mevzunun temeli çocuklukta atılıyor…

Bu örneklerde olduğu gibi kadın- adam farkı çok erken yaşlarda ailede başlıyor.

Sonrasında esasen toplumun okul şeklinde öteki kurumlarında iyice yerleşiyor.

Hanımda üzüntü, tehlike, öfke, heyecan bu tarz şeylerin hepsini görebilirken bir erkekte bu tarz şeylerin hepsi için sadece kimi zaman yalnızca öfke görebiliyoruz.

Yine ABD’de yapılan önemli bir araştırma, hanımlar ve erkeklerin yaşanan bir olayda benzer deneyimler yaşamış olduğunu ancak duygularını farklı ifade ettiklerini gösteriyor.

Kültürel bakımdan erkekler ile ilgili olması ihtiyaç duyulan bazı özellikler düşünüldüğünde adamların “duygu ifade etme normları” var ama azdır diyebiliriz.

Doğal olarak çocuklarının duygu ifadelerini destekleyen aileler de var. Onlara “Duygu Koçları” diyoruz. Bu aileler hakkaten çok iyi erkek çocukları yetiştiriyor.

Erken yaşlardaki çocuklara duyguları tanımayı, anlamayı ve fark ederek ifade etmeyi öğretiyorlar.

Sonrasında da karşımıza bugünün “duygusal zekası yüksek olan erkekleri” çıkıyor.

Ve sonuç olarak kadınlar artık bu tarz erkekleri tercih etmeye başlıyor.

Erkeklerin duygularını ifade etmemesi kendilerine faydalı mı yoksa zararlı mı?

Duyguları açığa çıkarmak ve doğru şekilde ifade etmemek ne yazık ki onları gerektiği gibi yaşamamak anlamına geliyor.

Hatta çoğu vakit o duyguları yaşayıp bastırmak yahut maskelemek anlamına geliyor.

Bu kişide bir rahatlama sağlamıyor. Öncelikle fizyolojik bazı sonuçları var.

Duygu yaşandığı sırada yüz ve gövde hareketleri azalırken kan akışı ve nabız yükseliyor.

Kronik olarak yaşanmış olduğunda kardiyovasküler sorunlara yol açabilir.

Diğer taraftan konsantrasyon problemleri şeklinde bilişsel performansı etkiliyor.

Ek olarak yine kronik olarak duygu ifade edilemediğinde kaygı ve öfke yönetimi sorunlarına yol açıyor.

Erkeğin bu hali yaşadığı ilişkilere iyi olarak yansır mı?

En zararlı neticeleri evliliklerde görüyoruz. Her ne kadar evli erkekler evli olmayanlara bakılırsa daha fazla yaşasa da duygularını ifade edememek onlar için bir çok sıkıntı yaratıyor.

Örneğin orta yaşlı evli çiftlerle yapılan bir çalışmada hanımlar pozitif ve negatif duyguları erkeklere göre daha fazla ifade ediyorlar.

Bu aralarındaki iletişim için ciddi bir sıkıntı diyebiliriz. Öteki yandan duyguyu yorumlama biçimleri farklı olduğunda bu sorunu çözmeleri de güçleşiyor.

Örneğin bir problem yaşandığında erkekler daha çok problem çözme odaklı hanımlar ise problem sırasında yaşanan duygulara odaklanma ve onları işlemeyi tercih edebiliyorlar.

Bu durumda kadın problemi konuşup tartışarak daha derine inmek istiyor.

Adam ise problemi ortadan kaldıracak mantıklı çözümler üretmeye çalışıyor.

Aslında bu anlamış oldukları sorundan bağımsız birbirlerini anlamadıkları anlamına gelmektedir.

Aynı dili konuşamaz hale geliyorlar. Problemleri kolayca çözememelerinin nedeni çoğunlukla bu duygularla ilgili farklı bakış açıları olması nedeniyle gerçekleşiyor.

Erkek duygularını ifade etme yolunu seçse yaşamında neler değişir?

Duyguları ifade edince bilinçlenme başlıyor. Duyguları ifade edince rahatlıyor ve sağlık kazanıyorsunuz. Ağlamayı da bir duygu ifadesi biçimi olarak düşünürsek yapılan çalışmalar gene adamların duygularını ifade normları gereği pek kabul görmüyor.

2000 lerin başında meydana getirilen bir çalışma da adamların % 58’ inin hayatları boyunca hiç ağlamadıklarını rapor ettiklerini görüyoruz.

Gene duygularını ifade ettikleri bir defter tutmaları istenen bir grup erkeğin bağışıklık sistemi fonksiyonlarının daha iyiye gittiği bulundu.

Duygularını, hislerini karşılıklı biçimde birbirlerine savunmasız olacak şekilde ifade eden ve birbirini her türlü anlamaya çaba sarf ederek harekete geçen partnerlerin ve çiftlerin mutlu ilişkinin anahtarını bulmaya yaklaşmış olduklarını her zaman görüyor ve söylüyoruz.

DUYGULARINIZI İFADE ETME REÇETESİ

Uzm. Psikologların genel görüşü, bizlere duyguları ifade etmenin öğrenilebilir bir kabiliyet olduğunu ve duygusal zekanın önemli bir parçasını oluşturduğunu söylüyor.

Bu beceri hem yakın ilişkilerde hem de iş yaşamında fark yaratmayı sağlıyor. Son zamanlarda bu alanı geliştirmek isteyen pek çok birey eğitim ve terapi desteği alıyor.

İşte birkaç ipucu:

Duygu ifade etmenin ilk adımı duyguları tanımaya başlamaktır.

Örneğin negatif bir konu yaşandığında kendinizden yola çıkabilirsiniz.

Öfkelendiğinizde yüzünüzde bir sıcaklık hissederken, üzüntü duyduğunuzda boğazınızda bir düğüm, kaygı duyduğunuzda ise midenizde bir kasılma hissedebilirsiniz.

Öfke yaşadığınızda! Yaşamış olduğunız diğer duygular ne olabilir? Üzgün ya da korkuyor da olabilir misiniz?

Hissettiğiniz duyguları adlandırmaya çalışın. Şu an hissettiğiniz duygular neler?

Bu duyguları yazabileceğiniz bir defter yada not alacağınız bir günlük de size bu konuda muazzam derecede faydalı olacaktır.

Duyguları tanımlamanın ve ifade etmenin öğrenilebilir bir yetenek olduğunu ihmal etmeyin. Tıpkı araba kullanmak gibi… İhtiyacınız olan şey devamlı ergonomik yapmak…

Güvendiğiniz ve yakın olduğunuz kişilere kırılgan yönlerinizi açabilirsiniz. Bir risk alın ve onlarla duygularınızı paylaşın.

Sevdiğiniz insanlarla özellikle de ilişkinizdeki partnerinizle duygularınızı açık şekilde ifade ederek bağ kurmak sizi önemli derecede rahatlatacak ve mutlu edecektir.

YANLIŞ İFADE RİSK YARATIYOR

Duygularınızı ifade etmemeniz onları yaşamadığınız anlamına gelmiyor.

Hatta ne kadar gizlerseniz gizleyin ne olursa olsun bu duygulara ilişkin anlık yüz ve gövde ifadelerine engel olamazsınız.

Zaten ilişkilere de çoğu zaman zarar veren duygunun kendisi değil bunun doğru ifade edilip edilmediği oluyor.

Bir erkek partnerinin yaptığı bir davranışa öfkelenebilir.

Öfkelendiğini ona söyleyebilir. Sıkıntı öfkeyi ifade etme biçiminin yanlışlığıdır.

Öfke duygusunu, öfkesinden karşı tarafı sorumlu tutarak onu suçlayarak yaşıyorsa problem başlıyor demektir.

Bütün duyguların uygun bir halde ifade edilmesi öğrenilebilir.”

HABERİNİZ OLSUN; KADINLAR DEĞİŞTİ
DÜN:

Kadınlarla ilgili bilgilerinizi güncelleme vakti geldi çünkü onlar eskisine benzer biçimde değiller.

Örneğin eskiden babanız işe giderdi gelirdi, yemeğini yerdi belki kısa bir süre sizinle vakit geçirir sonrasında da gazetesini okurdu.

Babası veli toplantısına giden çocuklar nispeten şanslıydı.

Bundan fazlasını meydana getiren bir baba şaşkınlıkla karşılanırdı.
Anneler çocukları için, evle ilgili bütün sorumlukları yerine geitirir ve mütamadiyen bunlarla ilgilenirdi.

Çocukların aç kalmaması yemek yemesi, içmesi, uykusunu alması, okullarını aksatmaması, ödevlerini ve derslerinı yapması gibi bütün vazifeleri ve eşlerinin de aynı şekilde bütün istekleri ile ilgilenme sorumluluğunu üzerlerine alırlardı.

Kadınlar şefkat gösteren taraftı. Bu tarzda geleneksel olarak bir eğitim ve sosyalleşme sürecinden geçtikleri için kadınların pek çoğu son derece başarılı bir şekilde bu durumu sürdürmeyi başardı. Dolayısıyla erkekler de hanımlar da herhangi bir süreçte çok fazla paylaşıma ihtiyaç duymuyordu.

BUGÜN:
Hanımlar ve erkeklerin fiziksel koşulları nerede ise birbirine eşit bir konuma geldi. Büyük bir çoğunlukta ikisi de aynı okullarda okuyor, aynı ritimde yoğun çalışıyor aynı derecede para kazanıyor. İkisinin de toplumsal hayatları oldukça etkin. Dolayısıyla artık hanımlar da kendilerini anlayabilen, hayatı onlarla paylaşabilen, zorlu bir duygu durumunda onlara duygusal destek sağlayacak hatta baba olduklarında çocukları ile tıpkı bir anne şefkati ile ilgilenecek erkekleri arıyorlar. Erkeklerle ilgili aranan nitelikler değişiyor. Hanımların beklentileri de eskiden farklı artık..

Bir Psikoloğa mı İhtiyacınız Var ?

Bizi iletişim numaramızdan arayarak ulaşabilir ve sormak istediklerinizi hiç  çekinmeden bizlere sorabilirsiniz.

Ankara Psikolog, Psikolojik Pedagog Merkezi Olarak Sizin Yanınızdayız…