Nigiz Psikolojik Danışmanlık & Rehabilitasyon Merkezi

ANKARA PSİKOLOG, PSİKOLOJİK PEDAGOG DANIŞMANLIK MERKEZİ OLARAK SİZLERE BİPOLAR BOZUKLUĞU ANLATIYORUZ

Merhaba değerli okuyucularımız Ankara’da ikamet eden bir bireyseniz ve Google, Yandex, Bing ve Yahoo gibi büyük arama motorları üzerinde bipolar bozukluğu konusunda araştırma yapıyor ve bu konuda hizmet veren güvenilir bir psikolog danışmanlık merkezi arıyorsanız, tebrikler şu an bu konuda olabileceğiniz en doğru ve en güvenilir adreste olduğunuzu size söyleyebiliriz.

Biz Ankara psikolog, psikolojik danışmanlık merkezi olarak sizlere bipolar bozukluğu konusunda profesyonelce destek hizmeti sunabiliriz.
Sizlere bu yazımızda bipolar bozukluğu nedir ve nasıl belirtileri vardır anlaşılır ve sade bir dille anlatmaya ve sizi bu konuda aydınlatmaya çalışacağız.

Gelin şimdi hep beraber bipolar bozukluğu hakkındaki bilgilerimizi sizlere anlatmaya başlayalım.

Bipolar bozukluğun belirtileri nelerdir?
Manik dönemde;

Aşırı neşe
Olayların merkezinde olma duygusu
Hiperaktivite
Geçmişe oranla daha az miktarda uyku
Cinsel dürtülerde anormal artış
Aşırı özgüven patlaması
Odaklanmada kuvvetli değişimler
Sabırsızlık hissi
Devamlı para harcama ve hızlı konuşma, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi kötü alışkanlıklar.

Huzursuzluk şeklinde duyguların uç noktada yaşanmasıdır.

Depresif dönemde;
Uzun süre uyuma isteği
Bitkinlik
Keyifsizlik
Kabahatlilik hissetme
Umutsuzluk hali
Devamlı şüphe duyma
İştahsızlık
Sanrılar görme
Azalan cinsel istek
İntihar düşünceleri
Gündelik işleri yerine getirememe şeklinde görülür.

Bipolar bozukluğun erkenden tespiti ve teşhis edilmesi, bu süreçte yaşanabilecek zorlukları önemli ölçüde engellemede dikkate değer bir yer tutmaktadır.

Bu teşhisin, profesyonel ve alanında uzman kişilerce yapılması büyük önem arzetmektedir.

Yalnızca uzman bir terapistten terapi desteği değil, psikiyatrik bir destek de alınması gerekmektedir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Travmatik yaşantılar, insanoğlunun kendisinin yahut başkasının hayatını ve güvenliğini tehdit eden aşırı tehlikeli yada korkunç durumlarıdır diyebiliriz.

Travma sonrası stres bozukluğu; travmatik bir yaşantının (maruz kalma yahut seyretme olabilir) sonucunda oluşabilecek ruhsal bir hastalıktır. Tedavisi normal şartlarda mümkündür.

Travmatik yaşantılara örnek olarak büyük doğal afetler, ağır kazalar, harplar, ölümcül hastalıklar ile bedensel yada cinsel şiddet gösterilebilir.

Travma belirtileri nedir?

Şok, inkar, inanamama
Utanç, kabahatlilik hissi, kendini suçlama eğilimi
Üzgün veya ümitsiz hissetme
Kafa karışıklığı, odaklanmada güçlük
Anksiyete ve tehlike hissi
Başkalarından uzaklaşma
Dağılma ve halsizlik
Uyuyamama ya da sık kabus görme
Hızlı kalp atışı
Acı ve ağrı
Bitkinlik hali
Gerginlik ve tedirginlik
Öfke, huzursuzluk ve çalkantılı duygu durumu

Bu semptomların gözlemlenme süresi değişim gösterebilir. Fert iyi hissettiği zamanlarda da olsa, travmayı hatırlatan herhangi tetikleyici bir vaka, konum yada nesne karşısında acı veren duyguları ve anıları yine anımsayabilir.

Üzerinde çalışılmış bir travma, işlenmemiş bir travmadan çok daha sağlıklı şekilde, yaşamın bir parçası haline gelebilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif kompulsif bozukluk, bireylerde takıntılı, problemli ve rahatsız edici düşüncelerden oluşan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, obsesyonlara ve takıntılı düşüncelere bağlı olarak ve bu düşüncelerden kurtulmak için gelişen, genellikle birbirini tekrarlayan davranışlara doğrusu kompsulsiyonlara yol açan ruhsal bir rahatsızlıktır.

Obsesyon kendiliğinden bilinç alanına giren, yineleyici, sıkıntı yaratan, ferdin saçma ve yanlış olduğunu bilmiş olduğu fakat aklından hiç çıkaramadığı düşünce, dürtü ya da düşüncelerdir.

Kompulsiyon şu demek oluyor zorlanma hali, bir obsesyona engel olmak için, belli kurallarla meydana getirilen davranışsal yada zihinsel eylemlerin genel adıdır.

Obsesif kompulsif rahatsızlığa sahip olan bireyler çoğunlukla obsesyonlarının anlamsızlığının farkında olmaktadırlar.

Obsesyonlar süre kaybettirici olabilir, ferdin düzgüsel rutinine, mesleki işlevlerine, olağan toplumsal aktivitelerine, arkadaş ve aile ilişkilerine önemli ölçüde engel olup, işlevselliğini bozabilir.

Ortlama başlangıç yaşı 20-30 yaş arasındadır.

OKB emareleri nedir?

Obsesyon belirtileri;
Sevdiklerinin öleceğine karşı aşırı korkma ve devamlı bunu düşünme
Kendine yada başkasına zarar vereceğini düşünme
Kendine yada yakınlarına mikrop bulaşacağı düşüncesi
Cinsel içerikli yahut şiddet içeren, rahatsız edici düşünceler
Düzey ve bakışım isteği
Batıl inançlar; bir şeyin şans yahut şanssızlık getireceği düşüncesi
Kompulsiyon emareleri;
Eşyaları düzene sokma, düzeltme
Sevilen kişilerin güvende olduklarını gene yine denetim etme
Aşırı yakarış etme, dini korkularca tetiklenen düşünceler için ritüellerde bulunma
Çöp denilebilecek, ihtiyaç duyulmayan eşyaları biriktirme
Sayma, tıklama, kelimeleri yeniden etme yahut kaygıyı azaltmak için mantık dışı eylemlerde bulunma.

Yeme Bozuklukları

Yeme bozuklukları; köken olarak bakılacak olursa genetik faktörleride içinde barındıran, psikolojik ve sosyal etkenlere dayanan yeme bozukluğu davranışlarının genel adıdır diyebiliriz.

Yeme bozuklukları, kilo almak, vermek ve yiyecek yeme ile ilgili aşırı davranış ve duyguları içerir.

Yeme bozukluğu semptomları kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Yeme bozukluğu davranışı pek çok psikolojik hastalıkla beraber ortaya çıkabilir.

Denetim ihtiyacı, çekimser, güvensizlik, kaygı gibi duyguların, yansıması olarak görülebilir.

Yeme bozukluklarını öteki psikolojik rahatsızlıklardan ayıran bir özelliği de ölüm tehlikesi yaratabilecek rahatsızlıklar olmalarıdır.

Özellikle anoreksiya nevroza hastaları, yeteri kadar gıda alamadıkları için çeşitli problemler yaşamakta ve ne kadar zayıfladıklarını vücutları problemler çıkarana kadar fark etmemektedirler.

Bu nedenle hastalığın tedavi süreci gecikmeye uğrar ve bu da ölüm riskini ortaya çıkarır.

Yeme Bozuklukları Türleri

Anoreksiya Nevroza : Beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya rağmen kilo almaktan veya şişman biri olmaktan aşırı korkma halidir. Kişi vücut ağırlığını ya da biçimini olduğundan farklı idraklar.

Yemek öğünleri aksaması, tüketilen besinlerin tek tip oluşu ve vücudun ağırlığı ile ilgili saplantılı davranışlar gözlemlenir.
Bu hastalığa haiz kişilerde azca gıda almaları dolayısıyla bazı problemler ortaya çıkabilir.

Bu problemler şöyledir:
Kansızlık
Kabızlık
Kas kayıpları
Kemik erimesi
Adet döngüsünde deformasyona uğrama
Kalp problemleri
Saç ve tırnaklarda cansızlık ve rahat kırılma
Bulimia Nevroza : Sürekli olarak tıkınırcasına yeme ve çeşitli epizodlarının olduğu yeme davranışı bozukluğudur.

Bu hastalığa sahip kişiler ataklar esnasında çok hızlı şekilde düzgüsel bir zamanda insanoğlunun yiyebileceğinden çok daha fazla yiyecek tüketirler.

Anoreksiya rahatsizlığı ile bulimiayı rahatsızlıklarını ayıran en önemli noktalardan birisi budur desek yanlış demiş olmayız kanaatindeyiz.

Anoreksiya hastaları yemek yemezken, bulimia hastaları aniden ve aşırı yiyecek yerler.

Ataklar sonrasında yedikleri yemekleri kilo almalarına sebep olmasın diye kusarlar, ishal olmalarına neden olan ilaçlar alırlar, çok yoğun egzersiz yaparlar.

Devamlı olarak şişman göründüklerini düşünüp kaygı duyarlar ve ataklarını engelleyemezler.

Anoreksiya ve Bulimia’nın Ortak Yönü: ruhsal ve Duygusal Etkenler
Anoreksiya ve Bulimia birbirinden farklı yeme bozuklukları olsa da bu hastalığın sebepleri birbirinden çokta farklı değildir.

Bu hastalığa haiz kişiler kişilik saygısını yitirmiş kişilerdir. Özgüven eksikliği yaşarlar, çevreleri tarafınca görecekleri sevgiyi ve saygıyı kilolarıyla bağdaştırırlar. Çoğu süre sinirli ve öfkeli ruh haline sahiptirler.

Çevreleriyle beraber yiyecek yemekten kaçınırlar. Bedenleriyle ilgili çok ağır eleştiriler yaparlar.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu: kişinin yeme davranışları tamamen denetim dışıdır.

Bulimia nevrozadan farkı; ferdin yeme davranışlarının telafisi için aslabir fiil gerçekleştirmiyor oluşudur.

Kusma, rejim ya da yoğun egzersiz görülmez. Aşırı kiloluluk, kalp ve damar hastalıkları riski oluşmaktadır.

Tıkınırcasına yiyen kişiler kabahatlilik, utanç duygularının yarattığı kaygı ve stresle yine yeme davranışı gösterirler.

Yitik ve Yas Dönemi

Sevmiş olduğu kişileri yitirmek yahut onlardan ayrılmak insanoğlu için fazlaca acı dolu bir süreçtir.

Tamamımız yaşadığı kaybın ardından farklı tepkiler verir. Kişilerin kayıplarının arkasından fizyolojik, bilişsel, davranışsal ve duygusal olarak verdikleri tepkilere “yas” adı verilir.

Yas, psikolojik bir hastalık değil organik bir süreçtir. Her insanın yas sürecinde farklı olsa da çoğu insanoğlunun ortak olarak geçmiş olduğu belli aşamalar vardır.

Bunlar; hissizliğe kapılma, donukluk, inkar duygusu, aşırı öfke, yalnızlık ve çaresizlik duygularıdır.

Yitik ve Yas Süreci Aşamaları

Hissizlik : yitik ve yas döneminde yaşanılan ilk aşama hissizleşmedir.

Bu evrede kişi sevmiş olduğu bir kişinin ölüm haberini yeni almıştır yahut sevdiği birisiyle yeni ayrılmıştır.

Yaşanılan durumun ne işe yaradığını kavramakta zorlanır bundan dolayı de bir tepki göstermez, hissizleşir.

İnkar : Kişiler sevdikleri kişinin ölümünü veya sevdikleri kişiyle ayrıldıklarını kabullenmekte zorlanır ve inkar etmeye adım atar.

Ölen birey hala yaşıyormuş şeklinde davranabilir veya çevrelerine sevgilileriyle hala beraber olduklarını söyleyebilirler.

Bir Psikoloğa mı İhtiyacınız Var ?

Bizi iletişim numaramızdan arayarak ulaşabilir ve sormak istediklerinizi hiç  çekinmeden bizlere sorabilirsiniz.

Ankara Psikolog, Psikolojik Pedagog Merkezi Olarak Sizin Yanınızdayız…